Hangi ilmin hangi bilgisi bu saldırıya cevap verip savunma yapabilirdi. Gelen anın anında olsa bile geceler gündüze gündüzler gecenin seyrinde zaman aşka yıllanmıştı. Gözlerime resmedilen endamın zarafeti savaşta hedefine şaşmayan okçular gibi sineme aşk okları saplıyordu. Ki bu manzaraya yeni yeşeren çiçek tomurcuğu olan gönlüme reva görülen neydi?
Bilirdim aşkı aşka şehit ve gazi olanların iki kaş arasına olan secdelerini. Hem sultanlar hem de padişahlar aşk karşısında diz çökmekten geri durmamıştı. Bunlar bilinenler bir de bilinmeyen o kadar cok kahramanı duymak aşka sır idi bu sır aşkın kabahatineydi. Gel hele bize uğrayan aşk ne istersin bizden sen ki iki gözümün nurusun. Kapımızdan edebinle değil Kızıldeniz misali gönlümüzü yararak hakikatinle giriverdin. Ama olsun aşka biçare olan Ahmed gönül sahibidir. Hak hakka ise bu hak ona da hak idi. Geldiysen hoş geldin. Esen yelin aşka savrulan Dilruba'sı. Çeldin gönlümü hem de ilmimin naçar kaldığı bir zamanın en sıcak vaktinde yaz mevsimime cemre düşürmüştün. Ayıp değil mi?"