Bir malının zekâta tabi olabilmesi için hakikaten veya hükmen nâmî/artıcı özelliğe sahip olması gerekir. Bu bağlamda gayrimenkul mallar hakikaten veya hükmen artıcı özelliğe sahip olmadıkları için prensip olarak zekâta tabi değildir. Dolayısıyla gayrimenkul malların artıcı özelliğe sahip olması ve zekâta tabi olabilmesi için ayrıca ticarete yani kâr ve kazanç elde etmeye niyet edilmesi gerekir.Dolayısıyla gayrimenkul malların zekâta tabi olup olmaması açısından ticarî niyetin bulunup bulunmaması önem arz etmektedir. Ticarî niyetin bulunup bulunmaması açısından gayrimenkul malların zekâtı ile ilgili üç farklı durum söz konusu olabilir. Birincisi sırf mülk ve kullanma amaçlı edinilen gayrimenkul malların zekâtı(el-mâlü'l-kınye). İkincisi sırf ticaret amaçlı edinilen gayrimenkulmalların zekâtı (urûzu't-ticâre). Üçüncüsü yatırım amaçlı edinilen gayrimenkul malların zekâtı (el-mâlü'l-muhtekar).
İslâm hukukçuları sırf mülk ve kullanma amaçlı edinilen gayri- menkul malların zekâta tabi olmadığı hususunda ittifak/icma etmişlerdir. Keza ticaret amaçlı edinilen gayrimenkul malların zekâta tabi olduğu nisaba ulaşması ve yıllanma şartının gerçekleşmesi halinde her yıl zekâtının verilmesi gerektiği hususunda da ittifak/icma vardır. Yatırım amaçlı edinilen gayrimenkul malların zekâtının ise her yıl mı yoksa satıldığında bir defaya mahsus mu verilmesi gerektiği hususunda ihtilaf vardır. (Hanefî Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinden oluşan) Cumhura göre yatırım amaçlı edinilen gayrimenkul malların her yıl zekâtının verilmesi gerekir. Mâlikîler ise yatırım amaçlı edinilen gayrimenkul malların zekâtının her yıl değil yıllarca beklemiş olsa bile sadece satıldığında bir defaya mahsus zekâtının verilmesi gerektiğini söylemektedir.