Seferberlik üzerinde yeterince yazılıp çizilmemiş koca bir devrin hikâyesidir. Gerçek hayatta yaşamış bu vatanın her karış toprağını teriyle sabrıyla ve gerekirse kanıyla sulamış lakin unutulmuş şehit ve gazi dedelerimizin hayatıdır. Bir devre hikâye gibi anlatılan her biri bin yıl gibi geçen yılların öyküsüdür.
Bu roman İstiklal Harbi sırasında askerden kaçıp ardından da ülkeyi sömürenlerin emeklerin üstüne çökenlerin hiçbir gayret göstermeksizin sahiplik iddia edenlerin ve hüküm sürenlerin yüzüne tükürmek gerçekleri gün ışığına çıkarmak; gerçek kahramanları yâd etmek onurlandırmak için yazıldı.
O dönem bu vatanın kahraman evlatları canını ortaya koyarken asker kaçaklarının bazıları tavuk kümeslerinde saklandı bazısı da çete kurup silahsız halkı katletti yağmaladı. Deli Mehmet gibi vatan âşıkları ise Ruslara karşı beş yıl savaştı cepheden cepheye koştu ölüme meydan okudu. Onlar cephelerde hayatta kalmaya çalışırken arkada kalan çocuklar yaşlılar ve kadınlar da kendi namusları için canları için kahramanca mücadele verdiler.
Ermeni çeteleri Doğu Anadolu'da binlerce Türk'ü yaktı vurdu işkencelerle katletti. Rus Harbi bittiğinde sağ kalıp teskere alan askerler dağları Ermeni çetelerden temizlediler. Milis olarak İstiklal Harbi'ne katıldılar. Çok azı evlerine dönebildi ve dönenler de zaten gittiği gibi değildi.
Bütün şehit ve gazilerimizin mekânı cennettir inşallah. Ruhları şâd olsun.