Köy durağanlığın zamanın acımasız akışına direnmenin simgesi ise Suhodol Köyü bu değişmezlik içinde değişimi izleyebilen ender yapıtlardandır. İvan Bunin'in 1912 yılında yayımladığı Suhodol Köyü Rus edebiyat geleneği içinde köylülüğün ve kırsal yaşamın idealleştirilmesine Çehov'la birlikte meydan okuyan yeni bir anlayışı temsil eder. Yazar Hruşçov ailesi ve hizmetlileri aracılığıyla savaşlar ve kuşaklar içinde köy denen mikrokozmosun nasıl içten içe değiştiğini sosyal hiyerarşilerin nasıl esnediğini sıradan köylünün buradaki eşitsizlikleri duygusal dünyasına nasıl tercüme ettiğini ustalıkla anlatır. Suhodol Köyü'nün özgünlüğü yitip gitmekte olana hüzünle veda ederken bunun kaçınılmazlığını soğukkanlılıkla saptayabilmesindedir.