Edebiyat dünyası hikâye-öykü ayrımında debelenirken postmodern felsefe de edebiyata etki eder. Postmodern anlayışın manifestosunu yazan J. F. Lyotard'ın 'büyük anlatıların bittiği' içerikli önermesi kısa öyküye de görece bir legalite kazandırmıştır. Böylece kısa öyküyü 'öykünün bir alt türü' olarak adlandırma temayülü sadece bir kolaycılık olarak ortada durmaktadır. Tanım ve isim anlaşmazlıkları başlar. "Kısa öykü modern/hızlı ve akla dayanan hayat tarzının bir ihtiyacı ve okurun bu sebeple tercih ettiği" algı olarak ortadadır.
Bakmamız gereken açı hikâyenin öykünün ve kısa öykünün farklı formlar olduğu kabulüdür. Sınırlar belirlenmeye çalışılmış fakat kısa öykü için kalıcı bir tarif oluşmamıştır. Çünkü kalıp gelişimini tamamlamış bir tür içindir. Kısa öykü gelişmeye devam etmektedir.
Nitelikli okura yazarla karşılaşma ve kendisiyle yüzleşme fırsatı sunan elinizdeki kitap bir inşa faaliyeti olarak okuduğunu yeniden değerlendiren okur için metnin ruhuna nüfuz edebilme anlamına gelecektir. Metni içselleştirmek biraz da buna bağlıdır. Bu minvalde eleştiri eserin değerinin ortaya çıkması iyi ve güzel olmayandan kurtulması demektir.
Elinizdeki kitap üç temel ayak üzerine kurulu: İnşa eleştiri ve kuram. Özellikle de kurmaca çalışanlar için kurmacanın geniş dünyasındaki farklı imkânlarını görmeye yönelik bir eserdir.