Birçok kayıt sistemine rağmen yazı günümüzde en geçerli ve en resmi kayıt sistemi olarak yerini muhafaza eder. İnsanı tarihi teolojik kültürel ekonomik sanatsal vs. bütün cepheleriyle ortaya koyan yazı bizatihi hayatiyetin fotoğrafıdır. Teoloji (vahiy kültürü) yazıyı ilahi yönüyle izah eder. Yani Allâh tarafından insana öğretilmiş bir bilgi olarak görür. Pozitif yaklaşımlar yazıyı arkeolojik bulgular üzerinden takip ederken hiyeroglifleri ve tabletleri veri olarak kullanır. Bu arada yazmak eylemi ile resmetmek eylemi arasındaki sınır belirsizleşmiştir. Bu çalışmada İnsanın varoluşundan itibaren yazının mevki ele alınmış yazının resme istinat eden yönleri incelenmiş Türk yazı tarihi kendi zaman ve mekansal koordinatlarda incelenmiş alfabe değişikliğinden hasıl olan okuma ve aktarma problemleri ve bu problemlere dair çözümler ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan çalışma yazının insanlık tarihindeki yeri ve müteakiben Göktürk Uygur Osmanlı (Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi tasnifiyle) ve Latin harfleri dönemi çalışmayı karakterize eden başlıklardır. Filoloji başta olmak üzere metin merkezli çalışmalarda doğru okuma ve çeviri yazıya kaynak / referans olabilecek bir eser sunulması amaçlanmıştır.