"Bir kez daha hafızasının önüne getirdiği derin gel gitler hayal meyal anılar belli belirsiz hayranlıklarla dolu labirente bıraktı kendini. Kırk yıl öncesinin ücra bir cezaevi koğuşunda elindeki derginin fotoğraf karesinde gördüğü Lucy fosilinin önünde poz vermiş o genç asistanı ve beraberindeki profesörü düşündü. Hocası Donald Johanson yaptığı onca başarılı çalışma ve aldığı ödüllerden sonra emekliye ayrılmıştı. Öğrencisi ise dünyaca ünlü bir antropolog olarak tam karşısında duruyordu. Ne tuhaf şey diye geçirdi
içinden; biri yerin altında betonu delip taşı oyarak; diğeri yerin üstünde iğneyle toprağı kazıp tozu yutarak ilerleyen iki insan. Biri oturduğu şu sandalyede insana ve sırlarına dair hiç sorulmamış soruları olan; diğeri insan evrimine ilişkin muhtemel yanıtları bulunan iki insan."
Özgürlüğe kanat çırpan kelebekler gibiydiler nasıl bir yangına uçtuklarını bilmediler.