Mert küçüklüğünden bu yana ruhunun bedenine uymadığının farkında. Kendini bir türlü erkek bedenine ait hissetmiyor. O tıpkı kız arkadaşları ve annesi gibi süslü püslü giyinmek takıp takıştırmak makyaj yapmak istiyor. "Kadın olunmaz kadın doğulur" sözünün kendine çok uygun olduğunun farkında. Çünkü her şey o ruhu taşımakla ilgili. Mert işte o kadın ruhunu doğuştan itibaren taşıdığına inanıyor. Aynadaki görüntüsünün ruhunda taşıdığı kimlikle örtüşmesini istiyor ve annesinin de desteğiyle bunun için bir yola çıkıyor.
İşte Işıl Ertören David her zaman ki gibi akıcı üslubu ve sade diliyle bu romanda bizlere trans birey Mert'in erkek kimliğinden kadın kimliğine geçişteki zorlu yolculuğunu anlatıyor.