"Ben Talaz! Var mıyım yok muyum belli değil. Galiba ben varım. Varım da yokum. Yani beni görmüyorlar. Ya da göze görünmüyorum. Gerçekte ben varım bakın kendimi anlatayım. Var mıyım yok muyum siz dinleyin. Hayat bir savaştan ibarettir. En kutsalı da su savaşıdır. Kendi öz tarlamda tek başına kimseden yardım görmeden kendi gücümle su çıkardım. Su değil sanki kan çıkardım. Bana su yerine kan içirdiler. Kana susamışlık her zaman kinden etkin hale gelmiştir. Çıkardığım suyu gasp ettiler. Su yerine kan akıttılar. Karakola gittim beni yok saydı. Kaymakama gittim beni yok saydı. Hâkime gittim beni yok saydı Allaha yalvardım o da beni yok saydı. Kanunları var onların benim kanunum yok askeri polisi mahkemeleri var onların ama benim yok. Jandarmaları gardiyanları zabitleri Allahları var onların ama benim hiçbir gücüm yok. Demek ben yokum.
Ben Talaz resmiyette varım nüfusta varım kimliğim kütüğüm var dayak yerken zulüm görürken acı çekerken ben varım ama yaşarken ben yokum. Göze görünsem de yokum. Varsam bana hak verirler kendi öz tarlamdan çıkardığımı suyu bana verirler ama suyu onlar içti bana da kan içirdiler. Beni yok saydılar işte ben yokum Yok! Yok! Yok! Ben yokum... Yolum yolağım yok okulum yok işim gücüm yok toprağım yok Yok! Yok! Yok! Ben yokum.
Ben Talaz askerlikte varım vergide varım seçimde varım savaşta ölürüm depremde ölürüm kömür ocağında ölürüm yangında yanarım sel yatağında boğulurum. Ağlayan sızlayan gözyaşı döken benim ama kimim kimsem yok. Yani ben yokum. Yok dedikleri zaman yokum var dedikleri zaman varım. Kendime soruyorum ben var mıyım yok muyum? Yok! Yok! Yok!... Ben yokum. Suç bende çünkü kendimi var edemedim."