Saatlerin sessizliğinin içinde kırık dökük anılar ve umutlarla dolu bir demlik hüzün demlenir. Bu kitap hayatın kıyısında duranların özlemlerini sevinçlerini ve acılarını paylaştıkları meyhane masalarından ve tren yolculuklarından ilham alıyor.
Kadehlerin içinde yüzen anılar kırık dökük aşklar ve geçmişe dair tatlı melankoliler her satırında okuyucuyu bir yolculuğa çıkarıyor. Meyhane masalarında bir araya gelen yalnız ruhlar yaşamın kıyısında birleşirken trenlerin penceresinden geçen manzaralar ise unutulmuş hayallerin ve yeni başlangıçların kapısını aralar.
Bu öykülerde içimizi ısıtan dostluklar çalkantılı duyguların dansıyla buluşuyor. Sevinç ve kederin kırılgan dengesinde gezinen kelimeler okuyucuyu derin düşüncelere sürüklüyor. Hep Aynı Yere Dönerken hayatın karmaşıklığını birbirinden etkileyici öykülerle ve bir demlik hüzün ile anlatıyor.