2009 Yunus Nadi Öykü Ödülünün sahibi Gönül Çolak'ın İMKANSIZ ROMAN'ını okurken nefesinizi tutmayı bırakmak zorunda kalırsınız amai kitabı elinizden bırakamazsınız.
"O anda ne hissetmişti de teslim olmuştu? Teslim mi olmuştu yoksa ölüme yaklaşmanın hazzına mı kapılmıştı? İlk kez belki de ölmeye ramak kala canlılığını hissetmeye başlamış olmalıydı. Ona bu canlılığı hissettirmeyen kokuşmuş hayata kafa tutar gibiydi. Bu his tümüyle onu ele geçirmiş zaten ölü gibi yaşadığı hayatdansa o anda hissettiği canlılıkla ölüp gitmeye razı olmuştu demek. Razı olmaktan ziyade bunu istemiş bunu seçmişti. Benimle bunun için uğraşmıştı."
Apartman merdivenlerinde cansız bir beden dipsiz bir suçluluk ağı sona yaklaşan yaklaştıkça uzaklaşan bir adam sonu kucaklayan bir kadın bir kedi ve bir roman. Kalıcı bir iz bırakmak için yazılan bir roman değil bir hayata sahip olmak isteyen bir roman. Son sayfaları yazmaya çalışan eller aynı yaralı zihnin derinliklerinden çıkıp korkunç bir cinayete uzanır. Sona yaklaştıkça büyüyen büyüdükçe haz veren ölüm dürtüsü belki de teslim tarihine kadar bütün kurguyu sonsuza dek değiştirecektir.
Yalnız bir hayatın yazdığı yazılanın hayat olduğu İmkansız roman başkalarıyla ve gelecekle olan bağlarımız hakkında. Ya da yaşamımızın dönüp dolaşıp bir kurguya bağlanması hakkında...