Anadolu sahasında gelişen klâsik Türk edebiyatının zengin mesnevi geleneği içerisinde Leylâ vü Mecnûn Husrev ü Şîrîn Yûsuf u Züleyhâ gibi mesnevi nazım şekliyle yazılan eserler okuyucunun anlatı ihtiyacını karşılamış ve farklı şairler tarafından kaleme alınarak yeniden yorumlanmıştır. Bahtiyâr-nâmeler XIV. asırdan itibaren edebiyatımızda örnekleri görülen mesnevilerdendir. Fars edebiyatı kaynaklı olan bu eserler çerçeve hikâye tekniğine benzer şekilde bir ana hikâyeye bağlı olarak anlatılan öğüt konulu dokuz alt hikâyeden oluşur.
Edebiyatımızda bugünkü bilgilerimize göre ilk manzum Bahtiyâr- nâme örneği XIV. asır şairlerinden Pîr Mahmûd b. Pîr Alî'ye aittir. Bu eser üzerinde yapılan en kapsamlı çalışma 1992 yılında Veysi Sevinçli'nin Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda hazırlamış olduğu yüksek lisans tezidir. Her açıdan gayret mahsulü olan çalışmasında Sevinçli Bahtiyâr-nâme'nin Afyon Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi'ndeki yazma nüshasını günümüz harflerine aktarmış metni dil ve imla özellikleri açısından tahlil etmiş ve ayrıntılı bir gramer indeksi hazırlamıştır. Bununla beraber eserin edebî niteliklerini tam anlamıyla ortaya koyan akademik bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışma mesnevinin edebî özelliklerini tespit ve tahlil etmeyi amaçlamaktadır.
Çalışmamızın Giriş bölümünde Türk ve dünya edebiyatlarında Bahtiyâr-nâme konulu eserler ve çerçeve hikâye tekniği hakkında özet bilgiler verdik. Birinci bölümde eseri şekil yönüyle ele aldık. Mesnevinin bölümlerini ayrıntılı bir şekilde tanıttık. Şairin vezin kullanımına dair tercihlerini örneklerle işledik. Metnin içerisinde bulunan gazelleri beyit sayıları ve vezinleriyle tablo hâlinde sunduk. Kafiye ve redifin ahenk ögesi olarak metne katkısını ayrı bir başlık altında inceledik. Dil ve üslup hakkındaki tespitlerimizi de bu bölümün son kısmında örneklerle verdik.