Dîvâni Lugâti't-Türk'ün yazımına 1072 senesinde başlanmıştır. Asya içlerinden Anadolu'ya kadar uzanan coğrafyada
dağınık bir biçimde yaşayan ve gün geçtikçe dünya sahnesinde etkilerini arttıran bu insanların kim olduğu sorusuna bir yanıt
olarak yazılan kitap tüm Türk ve Türkmen lehçelerini bir araya getirmek amacıyla çıktığı yolunda bu halkların yaşayışlarının
inançlarının mitlerinin ve tarihlerinin tanığı olmuştur. Sayıları "sadece Cenab-ı Hak tarafından bilinebilecek" bu kavimlerin
alt-kavimlerin kollar ve ailelerin kullandıkları sözcükler ve dillerini inşa ettikleri kaideler ve ilkeler Arapça lügatlarındaki
tertip çerçevesinde aktarılmış ve âlimâne bir terkiple sunulmuştur.
Divanü Lugat-it Türk Karahanlı bir Türk bilgini ve edibi olan Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072-1074 yıllarında kaleme alınmıştır. Döneminin en iyi alimlerinden sayılan Kaşgarlı Mahmud Lugat kitabı tarzında olan bu eserini yazdığı dönem içerisinde Arapçanın Türkçeden daha ileri bir dil olduğu savına karşın belki daha da zengin bir dil olduğunu kanıtlamak adına ortaya koymuştur. Kitabın kuruluşunda Türkçe sözler Arapça kurallara göre tertip edilmiş Arapça karşılıklarıyla anlamlarını bulmuşlardır. Mahmud eserini yazdıktan üç yıl sonra Abbasi halifelerinden Muktedi Billah'a takdim etmiştir ki Kaşgarlının bu davranışı Türkçe dilinin üstünlüklerinin devlet onayından da geçirilmesi olarak değerlendirilebilinir. Lugat bundan üç yüzyıl sonra Kilisli Rıfat'ın düzeltmesiyle ilk kez basılmış; 1943 yılında da Türk Dil Kurumu üyelerinden olan Besim Atalay tarafından Arapça harfler Latin harfleriyle karşılıklarını bulmuştur. Kilisli Rıfat'tan Besim Atalay'a kadar yapılan Divan tercümelerinin tümü bire bir çeviri olmaktan öteye gidememiştir.