Bugün yıllar sonra ilk kez karşılaştığım bir arkadaş üzerinden kendime çevreme hayallerime ve iç dünyama yeniden bakma fırsatı buldum. Sadece kelimelerimiz ve kavramlarımız değil dertlerimiz atıf zincirimiz ilgi dünyamız da tamamen farklılaşmıştı. Birbirimizin gittiği yolu olanca dikkatimizle dinlememiz ve karşılıklı nezaketimiz bile bilgi edinmenin ötesine geçemedi. Çok üzüldüm. Ardımızda bıraktığımız o güzelim günleri bir nostaljik zikir olarak anmaya bile mecalimiz yoktu. Çünkü astar değişmiş renk solmuştu; ortaya çıkan manzara eski bir hikâyeye ortaklığın kaldıramayacağı kadar sarsıcıydı.
Şiir yazmaya devam ediyormuş arkadaşım sabahları günün gazetelerine göz atmaktan vazgeçmemiş. Organik besinlere yönelmiş çevresini daraltmış. Boş olduğunu düşündüğü bir sürü şeyi fark etmiş hayatında hem de çok zaman önce. Sevdiklerini veya uzaklaştırdıklarını belirleyenin ne olduğu konusunda benimkinden çok farklı bir gramere tabi olduğunu fark etmemden de rahatsız olmadı. Hiçbir şeyi saklamak gibi bir niyeti yoktu. Kopmuştuk kısacası...
Birbirimize kızmanın acımanın da anlamı kalmamıştı. Bir daha buluşacak mıydık? Tabii ki evet. Bir daha yüzleşecek miydik? Elbette... Hayat devam ediyor zira... Ama bu buluşma sayısız emek dua ve sabırla yoğrulmuş bir mihmandarla bir trafik polisinin karşılaşması kadar yakınlaştıracaktı bizi.