Modern hayatın gölgelerinden birine çevrilen aşk hâlâ kaybolmuş bir yaratığa yön verebilecek kudrettedir. Ya da öyle midir?
"Bir Son Ertesi" modern dünya insanının yaşadıkları ile hissettikleri geçmişin özlemi ile şimdinin monotonluğu yalnızlık ile birliktelik arasındaki sıkışıp kalmışlığını ele alır. Dışlanan ama karşı konulamayan aşkın mevcudiyeti kaybolmuş bir insanın tek gerçeğine dönüşebilir mi? Ya da kaybolmuş bir insanın aşkı tek kurtuluş yoluna dönüştürme çabası onu gerçeklikten kurtarabilir mi?