İslâm düşüncesinde en çok tartışılan isimlerin başında hiç şüphesiz Endülüslü sûfî Muhyiddîn İbnü'l-Arabî (ö. 638/1240) gelir. Zira o fikirleriyle yeni bir çığır açmış geride bıraktığı külliyat düzeyindeki eserleriyle de ilmî bir canlılık başlatmıştır. Görüşleri sadece tasavvufta değil kelâm ve felsefede de büyük yankı uyandırmış bu alanlara ait terminolojileri âdeta yeniden şekillendirerek yorumlamıştır.
İbnü'l-Arabî'nin gelenekte takipçileri olduğu kadar ona çok sayıda eleştiri yöneltenler de olmuştur. Hatta bu eleştiriler bazen tekfir boyutuna kadar ulaşmıştır.
İşte bu faaliyetler bir "İbnü'l-Arabî müdafaa geleneği" oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu bağlamda yazdığı eserler içerisinde İbnü'l-Arabî'yi kısaca savunan âlimler olduğu gibi onu müdafaa adına Arapça Farsça ve Osmanlıca çok sayıda müstakil eser yazanlar da olmuştur.
Bu çalışmalar Osmanlı son dönem âlimleri tarafından da devam ettirilmiştir. Bu bağlamda biz bu müdafaa geleneği içerisinde yer alan Çerkeşşeyhîzâde Seyyid Mehmed Tevfîk Efendi'nin (1893 veya 1901) Levâyihu'l-Kudsiyye ve Hocazâde Ahmed Hilmî'nin (ö. 1914) Mir'ât-ı Hazret-i Muhyiddîn-i İbn-i Arabî Kuddise Sirruhü's-Sâmî adlı Osmanlıca risalelerini günümüz Türkçesi ve tıpkıbasım olarak hazırladık. Bu sayede İbnü'l-Arabî hakkında kelâm tasavvuf ve felsefe gibi alanlara bir katkı sağlamayı hedefledik.