Bugün Avrupamerkezci bir tarihyazımının ve dünyayı algılayış biçiminin dünyaya dayattığı sınırların ayırdına varmak büyük önem taşıyor. Bu sınırlar kendi tarihimizi ve değerlerimizi düşünme eylemimizde kendini belli ediyor ve oldukça kırılgan tabiatımızda doldurulması hiç de kolay olmayan büyük gedikler açıyor. Batı'nın ve (Edward Said'in aktardığı gibi) oryantalizmin inşa ettiği hayali iskeletini çıkarttığı dönüştürdüğü ve boşluğa hapsettiği "Müslüman kimlik"; kendini düşünüş serüveninde ne yazık ki üstüne kapatılan kepenkleri kaldırmakta zorlanıyor. İslam coğrafyasının derin bir hukuk ve ahlak kriziyle boğuştuğu tartışmasız bir gerçek. Ancak buna bir de "kimlik krizini" eklemek gerekiyor. Bu yüzden "Siyah Tarih" başlığı Müslüman dünyaya dayatılan "varoluşsal krizi" betimliyor. Tahir Yıldız Batı'nın hegemonik söylemler ve yönetim teknikleri ile Müslüman kimliğe biçtiği edilgen durağan ve tarih dışı rolünü; Frantz Fanon ve Achille Mbembe gibi verimli yazarların "zenci" metaforu üzerinden analizini çıkarttığı Batı fenomenine dayanarak okuyor. Müslümanlar bugünün zencileridir. Tarih dışıdır edilgendir durağandır... Siyah Tarih çarpıtılmış Müslüman kimlik ve onun kuramcısı Batı arasındaki ilişkiyi konu ediniyor.