Varlık yalnızca dış dünyada var olduğunu bildiğimiz ve düşündüğümüz varlıklara yüklem olmakla kalmaz aynı zamanda zihnimizde kurguladığımız nesnelere de ilişir. Sözgelimi anka kuşu ya da Kaf Dağı gibi mitolojik karakterler zihnin dışında var değillerdir ancak varlığa gelme imkânları aklen mahfuzdur.
Öte yandan Bari Teala'nın ortağı ya da daire-kare gibi özdeşlik ilkesine taban tabana zıt olan zihin ile kayıtlı şeylerin referansta bulunduğu herhangi bir varlığın imkânı aklın prensiplerine aykırıdır. Dolayısıyla varlık kendi içinde dereceli anlamlılık (teşkik) barındırır ve önermede her konuya aynı derecede hamledilmez.
Varlıklar arasındaki bu hiyerarşik sistem İslam düşünce geleneğinde merâtibu'l-vucûd meselesi ekseninde
tartışılmıştır.
Varlıkların dereceli olması onlar hakkındaki yargılarımızın da çeşitlilik göstermesine kaynaklık eder. Bu çalışmada kişinin aynı varlık düzleminde olmayan varlıklara yönelik farklı önermelerinin bir ve aynı doğruluk değerine sahip olmadığı gerekçelendirilmeye çalışılmaktadır. Bundaki amaç Mantık ilmi ekseninde bu önermelere ait hükümleri tespit etmek bu önermelerle kurulan kıyasların nasıl sonuç verdiğini ortaya koymak konunun varlıksal anlamının ve yargının varlıksal değerinin düşüncede ne denli önemli bir etkisinin olduğunu vurgulayarak diğer disiplinlerdeki argümanların denetlenmesi için yeni bir kapı aralamaktır. Nitekim yargının kurulumu problemi tüm bilimlerin
ortak meselesidir