İstanbul'daki sefih hayatını terk etmek zorunda kalan bir mirasyedi... Bu mirasyedi Tanzimat Devri'nin Felatun Bey'inden Bihruz'undan bir hayli farklıdır. Onlar gibi Batı medeniyetine güçlü rabıtalarla bağlıdır; ancak kendini temaşa malzemesi yapacak kadar da akılsız değildir. Öncülleri gibi eğlenmeyi sever onlardan farklı olarak nasıl eğlenileceğini kadınları nasıl etkileyeceğini bilmektedir. Eski şatafatını koruyan ve eğlence hayatının kalbinin attığı Beyoğlu'ndan baba yadigârı bir çiftlik evine sığınan romanın asli kişisi Ömer köy insanını ve köy hayatını bir parça bilmektedir. Ama ne bilmek!.. Felatun'un medeniyet diye iman ettiği Batı kültürü artık yeni alafranga tipin sindirdiği benimsediği ve yaşam tarzı niyetiyle kabul ettiği bir kültürdür. Ancak bu yeni alafranga tip ne Felatun ne de Bihruz Beyler gibi kendi diline kültürüne bigânedir. Burhan Cahit'in bildik popüler romanlarının tüm özelliklerini taşıyan Çınaraltı'nda 1930'lu yılların ekonomik gelişmelerinin neticesinde gelişen yeni insanın yanında şehir-köy hayatı aydın-köylü ilişkilerini bulmak da mümkündür. Nitekim popüler romanların satır aralarına dikkat kesilen gözler mutlaka devrin sosyokültürel özelliklerini görebilirler. Çınaraltı'nda sadece Cumhuriyet Devri'nin yeni alafranga tipi "homo economicus"u anlatılmaz dönemin Türkiye'sinde yaşanabilecek bir köy realitesi de anlatılır ve mekân olarak çınaraltı sadece eğlence yeri değil bir köy trajedyasının da yaşandığı sahnedir.