Octave Mirbeau'nun "Süvari" adlı romanı huzurlu bir kasabada başlayan ve derin kişisel keşiflerle dolu bir yolculuğu anlatır. Büyük ormanının eteklerinde doğanın ve insan ruhunun sakinliğinde başlayan bu hikâye hayatın karmaşıklığını ve güzelliğini keşfeder. Küçük bir kasabanın basit yaşamından ailesinin eski ve gizemli hayatına kadar karakterlerinin iç dünyalarını çocukluk anılarını ve geçmişin izlerini ustalıkla işler. Çocukluk anıları büyülü ve yer yer trajik olaylarla doludur; bu anılar onun karakterinin şekillenmesinde derin etkilere sahiptir.
Doğanın ve insan yapımı yapıların detaylı tasvirleriyle zenginleştirir. Eser zamanın akışı içinde değişen manzaralar yeniden inşa edilen kiliseler ve geçmişin hatıralarla dolu evleriyle bir zamanlar tanıdık olanın nasıl yabancılaştığını gözler önüne serer. "Süvari" geçmişin sürekli değişen dünyada nasıl bir iz bıraktığını ve anıların ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın silinmeye dirençli olduğunu anlatır. Süvarinin yaşamı büyüme kayıp ve kendini keşfetme hikayesidir. Yazar karakterlerin iç dünyalarına derinlemesine dalarken onların samimiyeti insan doğasının kabalığı ve yaşamın amansız deneyimleriyle nasıl şekillendiğini gösterir. "Süvari" zamana doğaya ve insan ruhunun derinliklerine dair unutulmaz bir meditasyondur.