Kurallara göre kadından uzak durmalıydı. Ancak o kurallara uymakta hiç iyi değildi.
Clementine "Emmy" Ryder'ın hayatında ilk kez ne yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Yapılacaklar listesindeki her şeyi başarmıştı. Meadowlark Wyoming'den ayrılmış üniversiteye gitmiş ve en sevdiği şeyi yaparak kendine bir kariyer yapmıştı: at binmek. Ancak geçirdiği bir kaza eyere geri dönmesini imkânsız hale getirince her zaman kaçmak istediği kasabasına dönmekten başka çaresi kalmamıştı.
Meadowlark'ın en kötü şöhretli adamı bar sahibi olan bekâr Luke Brooks'tu. Aynı zamanda Ryder ailesinin gayri resmi beşinci üyesiydi. Emmy'nin abisinin en iyi arkadaşı olan Luke çocukluğunun çoğunu Emmy'ye düşmanlık ederek geçirmişti. Emmy bara ve hayatına geri döndüğünde gözlerini ondan alamadı. Tüm sağduyusuna rağmen ona bakmaktan çok daha fazlasını yapmak istiyordu. Emmy'nin aklında romantizmi düşünemeyecek kadar çok şey vardı. Luke da en iyi arkadaşının küçük kız kardeşinden uzak durması gerektiğini biliyordu.
Acaba Luke Emmy'nin kıvılcımını geri kazanması için ihtiyaç duyduğu şey olabilir miydi? Yoksa ikisi de alevler içinde mi kalacaktı?