Müziğin evvel emirde ruhani âlemde henüz bedenlenmeden önce ruhların işittikleri ilahi-göksel döngüyü/dansı ve melekuti/müzikal zikir orkestrasını anımsattığı için derinden etkili olduğuna dikkat çeken İhvan "bir riyazet enstrümanı olarak gördükleri müziğe" getirdikleri bu açıklamayla sürgün diyarına düşmüş insanın anavatanına ve asaletine her fırsatta ağıt yakar ve insanın buralı olmadığını ve buradan arınması gerektiğini anımsatır. İhvân-ı Safâ'ya göre felsefeden ve hikmetten yoksun dini temrinler yalnız başına derde deva olamazlar. Mutlaka bilginin ve ışığın da dini ibadetlere eşlik etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde tek başına soğuk mekanik ve tekdüze dini ritüeller insanı arındıramazlar. Bu yüzden İhvan "felsefi ibadet" kavramını ortaya atar. Kur'an ve İhvân-ı Safâ risalelerini başucu kitabı olarak kabul eden Alamut müritlerinin ölüme meydan okuyan cesaretleri ve cüretkârlıklarını belki de İhvan'ın maddi dünyayı zindan ve ölümü bir mevlit yeniden doğuş bayram ve ebedi kurtuluş olarak betimleyen gnositk mesajlarında aramak gerekebilir. Safâ kardeşlerin ısrarla üzerinde durdukları noktalardan biri hakiki bilgiye giden yolun temizlenmiş ve arınmış olmaktan geçmesidir. Ancak onların söz ettikleri bu temizlik zahiri olmaktan ziyade bâtınidir ve fıkhın abdesti veya guslü ile gerçekleşmez aksine kalbin abdestiyle ve gönlün marifet nuruyla ışığın guslüyle mümkündür. Çünkü "kutsal bilgiye ancak ve ancak temiz olanlar dokunabilir."