Donald J. Trump ABD 45. dönem başkanlık seçimlerine adaylığını ilan etmesinden sonra Amerikan siyaseti bir takım yeniliklere sahne olmuştur.  Bu yeniliklerden birisini de Trump'ın sosyal medya iletişim stratejisi teşkil etmektedir. Her ne kadar Trump Amerikan siyasetinde yeni bir figür olsa da iş dünyası ve medya sektöründen edindiği tecrübe ile başkanlık döneminde bir takım farklı iletişim stratejileri izlemiştir. Trump iç politikada takip ettiği çatışmacı ve saldırgan iletişim stratejileri kapsamında ana akım medyayı hedef tahtasına oturtmuş ve bir takım siyasal iletişim stratejileri izlemiştir. Ana akım medya da Trump'ın bu stratejisinin gönüllü bir parçası olmuş ve Trump'a karşı cephe almıştır. Ancak ana akım medyanın bu tavrı Trump'ı zorlasa da günün sonunda Trump'ın ekmeğine yağ sürmüştür.

Trump ana akım medya ile girmiş olduğu bu mücadelede bir yandan geleneksel medya kanallarının ambargolarına maruz kaldığını iddia ederek mağduriyet edebiyatı yapar iken diğer bir yandan da apolitik genç seçmenlerin dikkatini çekerek Amerikan gündeminde kalmaya çalışmıştır. Trump izlemiş olduğu bu iletişim stratejisinin seçim sonuçlarına olumlu bir şekilde etki yaptığını gördükten sonra bu iletişim stratejisini uluslararası ilişkilerde de uygulamaya başlamıştır. Ancak Trump uluslararası ilişkilerin sonuçları ve etkisi bakımından ulusal politikalardan birçok noktada farklılık göstermiş olduğu gerçekliğini göz ardı etmiştir. Zira Amerika ile karşı karşıya gelmek ve iletişim krizleri yaşamak istemeyen birçok ülke Trump'ın bu iletişim stratejisine karşı ihtisas birimleri kurmuştur. Trump'ın sosyal medya iletişim stratejilerinden nasibini alan ülkelerden birisi de Amerika ile müttefik ve köklü ilişkilere sahip olan Türkiye olmuştur. Trump dönemi Türk-Amerikan ilişkileri grafiği inişli-çıkışlı birçok zikzaklar çizmiştir. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk aktörler Trump'ın bu saldırgan ve çatışmacı sosyal medya iletişim stratejilerine karşı Türk-Amerikan ilişkilerinin zedelenmemesi ve daha fazla tahrip edilmemesi için itidalli ihtiyatlı ve temkinli yaklaşmışlardır. Ancak Trump'ın Türk aktörlerine karşı söylemlerinin sertleşmesi ve bir takım askeri ekonomik ve siyasi yaptırımları hayata geçirmesi yanında Türk karar makamlarını egemenliği altına almaya çalışması Türk aktörlerini mütekabiliyet esasına göre davranmaya sevk etmiştir.

Sosyal medya platformlarının resmiyeti ve güvenirliği tartışılır iken kamuoyu oluşturması ve seçim sonuçlarına etkilemesi bakımından uluslararası ilişkilerde bu platformların farklı kullanım alanlarının ortaya çıkması dikkatlerin bu yöne çekilmesine neden olmuştur. Yeni medya ve iletişim teknolojilerinin her geçen gün farklı kullanım alanlarının ortaya çıkması ve etkileri bakımından dünya güvenliğini ve uluslararası ilişkileri etkilemesi bu teknolojilerin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Dolayısıyla uluslararası ilişkilerde başta Trump ve Erdoğan olmak üzere birçok liderlerin yeni medya ve iletişim teknolojilerinin bir uygulaması olan Twitter'ı bir iletişim aracı olarak kullanmaya başlaması birçok tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur.