Şairler her zaman mezbelelikten hoşlanır. Çünkü ruhları mezbelelikten başka bir şey değildir. Aslında elbette böyle olmak zorundadır. Çünkü birkaç kelimeyle ruhunuzu çarpan billur gibi dizeler ancak bir pınarın suyunun topraktan kaynamasına benzetilerek anlatılabilir. Soğukluğuyla irkiltip canlandıran lezzetiyle Temmuz güneşinin yakıcılığını dindiren bir pınarın suyunun nereden geldiğini bir düşünsenize! Toprağa damlamış bir yağmur suyunun çamurlu görüntüsünden ne kadar da farklıdır.
İşte iyi bir dize de hemen hemen sıradan bir insanın asla görmek istemeyeceği tozdan-topraktan bir mezbelelikten süzülüp gelmiş bir damla pınar suyu gibidir. Şairin ruhunun kararmış tortularından taşlı yüreğinden kınanmaya müstahak yaşam biçiminden damıtılmış bir kaynak suyu gibi fışkırıverir.