Lal
Puslu gözlerle açık denizler gibi konuşurken
Suskunun kara-sığ sularında boğulurdum.
Alnı açık gülüşlerde yüzdürürken dudaklarını
Pusudaki gidişinin keder rengine batardım.
Bilirdim yaprakların dalında ayrılığa sürgündü.
Gözlerinde derin çığlıkar bile
Tutamazlardı ayrılan gözyaşlarını
Çünkü adın az kalırdı sana.
Tutukluk yapardı kırmızın.