Evlerinden çocuk ve eşlerinden anne-babalarından akraba ve arkadaşlarından işlerinden okullarından hasılı en sevdiklerinden kopartılan ve dört duvar arasına sıkıştırılan dünyanın en ağır işkence ve mahrumiyetlerini yaşayan 3 milyon Doğu Türkistanlı... Dayak yiyen tecavüze ve cinsel şiddete uğrayan... Aç susuz ve uykusuz bırakılan... Çöl ortasındaki kamplarda yazın sıcağında bazen de kışın soğuğunda çırılçıplak hâlde bekletilen... İnanç ve değerlerini inkâra zorlanan domuz eti yedirilip içki içirilen psikolojik ve moral değerleri yerle bir edilen... Umutları yarınları ellerinden alınan... Geride bıraktığı aile ve yakınlarıyla bağları kopartılan... Çocukları kreş ve yatılı okullara kapatıldığı için aklı hep onlarda kalan... İnanmadıkları Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılan bir dinmişçesine partinin liderlerine tazime zorlanan... Kısacası sırf insan olması hasebiyle doğal olarak sahip olduğu tüm hakları gasp edilen ve bütün bu muamelelere hiçbir suçu olmadan ve çoğunlukla da hiçbir mahkemede yargılanmadan maruz kalan dahası bu işkencehanelerden ne zaman çıkacağını dahi bilmeyen yüz binlerce insan...