"Ellerim fotoğraf makinesinin metal yüzündeki soğuktan yanıyordu sürekli ovalıyordum parmaklarımı. Yolun bitimi köprü altına düşüyordu. Hemen kıyısındaki ağacın altına geçtim. Ellerimi ovuşturarak başımı geri attığımda tepemde hafifçe salınan karartıyla irkildim. Bağcığından asılmış mevsimlik bir ayakkabıydı. Tabanından su damlıyordu. Ölüm ikinci kez asılmış bir ayakkabıdaydı. Üşüdüm. Tabanından damlayan suyun her düşüşünde kent kalabalıklaştı."