"Kirli işlerin kokusu İstanbul'un havasında yerel esintilere karışarak ağır ve sinsi mahalle aralarına dek yayılıyor sıva deliklerinden aralıklardan eşiklerden odalara mutfaklara eşyaya gündelik yaşama siniyordu. Anlayamıyordu Filiz ama kokuyu alıyordu. Olmuş bir kan çıbanında geliyordu sanki koku. Gazeteler çalan çırpanların devlet hazinesini soyanların komandoların şeriatçıların öldürülen gençlerin öyküleriyle doluydu. Kimi insanlar yine eskisi gibi yaşayıp gidiyorlardı. Rakı içiyor yönetimi eleştiriyorlar atıp tutuyorlar sonra geceleri yan gelip sabaha dek horul horul uyuyorlardı. Bu farfaraların başına bir iş gelmediği gelmeyeceği belliydi. Buna karşılık bir kıyım vardı içten içe ve kimi zaman açıktan açığa. Kimdi kimlerdi bu kıyıma uğrayanlar!"
(Bir Kadının Penceresinden)