Bizler bir gün katil olabilir diye kundakta dili kolları ve bacakları parçalanmış çocuklarız. Yalnızca gözlerimiz açık bırakılmış. Görelim fakat ulanamayalım diye. Duyalım fakat söyleyemeyelim diye dilimiz kesilmiş. Eyleyemeyelim diye kollarımız ve bacaklarımız... Gözlerimiz apaçık. Bakışlarımızsa keskin mi keskin. Gözlerimiz gözleri bağlanmış adalet meleğinin gözleri. Bir duvarın eşiğinde yaşar gibi eşiğinde yaşıyoruz onun. Gözlerimiz zamanın gören gözleri. Bizim adımıza iniyor kılıç tartı gözlerimiz önünde eğilip bükülüyor. Gözlerimiz zamanın her bir şeyi gören fakat ona müdahale edecek uzuvları parçalanmış kişinin gözleri. Tanığın gözleri. Tanığız eylemleri yasa tarafından esir alınmış zamanın tanığı. Gözlerimiz hem katilin hem de maktulün gözleri. İşte bak tam tepemizde geçmiş ve geleceği sonlu ve sonsuzu görünüş ve gerçeği kendi harcında eriten yüce Themis!
Ömer Faruk İslamoğlu: Hafızanın İsyanı ya da İsyanın Hafızası / Okur Mektupları / Hümeyra Okuyan: Türk Ruhu Nasıl Yapılıyor? / Emre Gülsever: Ölümle Yarışan Atlar / Haber / Emine Canlı: Şehre Dönüş; Bir Cinayetin Anatomisi / Hafiyenin Şarkısı; Şehir Banyosu / Ömer Faruk İslamoğlu: Açık Mektup; Nasıl Söylemeli?