Günümüz dünyasında Türk'ün yaşamadığı yer hemen hemen yok gibidir. Yazılı arkeolojik ve antropolojik verilere bakılacak olursa Türklerin Eskiçağ dünyasında da çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları gözlerden kaçmayacaktır. İlk medeniyetlerin ortaya çıktığı Eski Yakın Doğu coğrafyasında da değişik adlarla anılan birçok devletin kurulmasında ya da yıkılmasında Türklerin pay sahibi oldukları yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Tarih ders kitaplarında yer alan Türklere ilişkin pek çok bilginin yanlış ya da eksik olduğunu belirtmek zorundayız. Örneğin tarihteki en eski Türk kavmi Hunlar olmadığı gibi Türk tarihi de Hunlarla başlamaz. "Türk" adını taşıyan en eski devletimiz de "Göktürk Devleti" değildir. Bütün bunlar bir yana Orta Asya'nın da Türk'ün yegâne anayurdu olduğu ve dünyanın muhtelif yörelerine yüksek Türk kültürünün bu merkezden taşındığı tezi de artık güncelliğini ve gerçekliğini büyük ölçüde kaybetmiştir.
Anadolu'nun Malazgirt Zaferi'nden sonra Türk'ün ikinci vatanı olduğu görüşü de tamamen düzmecedir. Çünkü Türkler binlerce yıldan beri bu toprakların sahibidirler ve belki de Anadolu Türklerin gerçek anayurdudur.
Bir kere daha hatırlatmak isteriz ki Eskiçağ dünyasına yön veren kavimlerin en başında Türkler gelmektedir. Türklere yer vermeden bir dünya tarihi kurgulamak ve yazmak mümkün değildir.