Özgürlük talebi tarih boyunca totalitarizme baskıya ve her tür iktidara karşı verilen mücadelede en temel politik erdemdir.
Fakat öte yandan toplum bireye mutlak özgür yaşama olanağı tanımaz. Bireysel özgürlüklere sınırlar koyar. Bir arada yaşamanın kurallarını dayatır. Bireysel özgürlükleri 'sınırsız eğlenme hakkı'ndan ya da mülkiyet hakkından ibaret gören bireyler için bu çekilmez bir durumdur. 'Toplum' onlar için her durumda despotiktir. Yaşadığı toplumla kültürle bir türlü barışamayan özgürlük talepleri böyle bir hoşnutsuzlukla yüklüdür: 'disiplinden nefret ederler' fakat öte yandan mallar ve 'anlatı'larla disipline edilirler... Bir başka tür birey de baskı ve zulme karşı çıkarken kendisine bir disiplin uygular. Düşünsel ve ahlâki bir disiplin. Bu onun 'birey oluş'unu inşa eder.
'Batı'yı anlamak' düşünsel ve ahlâki bir disiplini kendine buyuran ve kendi buyruğunu uygulayan bireylerin özgürlük ve eşitlik taleplerini felsefe ve politika kulvarında irdeleyen bir çaba. 'Batı'yı kanaatin değil eleştirinin nesnesi kılan sadece 'hak dili' içinde kalındığı 'ortak dil' yaratılmadığı sürece anlaşma zemini bulunamayacağını savunan bir çaba. Kanaat ve itaate değil 'düşünmeye ve eleştiriye' değer veren herkese bu kitabı öneriyoruz.