Uçsuz bucaksız başak tarlaları arasında koşuyordum rüzgara karşı alabildiğine sarı. Hatırlar mısın? Bir buğday tanesiydim. Toprağa düşüşüm yeni başlangıçlara sebep... Tam da bitti dediğinde başlamıyor muydu hayat? Kıpırdanıyordu içimde bir şeyler yeşermeye çalışıyordum kurak topraklarda bir onulmaz tohum olarak. Günler geçecekti güneş devridaim edecekti yağmur damlaları ziyaretime gelecekti... Döngü beni bana getirecekti. İnanıyorum yeniden boy verecektim ve ağırlaşacaktı başım bükülecekti boynum... Başaklar diyorum; doldukça boynunu büküyor bilgeliğin sessiz asaletiyle güzelleşiyordu. Ben halimden memnun yeniden hiçlikten gelmekte...
Hiç olmak diyorum... Öyle ki insan dediğin düştüğünde bileklerini toprağa bastırarak kendinden aldığı güçle tekrar ayağa kalkandı.
Nasıldı o söz? Sen yanmazsan ben yanmazsam...