"Oysa o kadar vaktin var ki koşarak tüm şehri gezmeye. Baharın yeşillendirip bir taç gibi çiçeklerle bezediği kırlara uzanıp yuvarlanmaya o kadar çok vaktin var ki. Dünya hayatı çok mu meşgul etti seni çok mu para kazanman lazımdı? Baksana bana Oğuz abi! Sana tanınan hakkın sadece bir kısmı bana verilse hiç durur muyum böyle? Gölgemi yorarım yaşamaktan. Gezmekten. Eğlenmekten. Anlatabileceğim günler biriktirmekten."
Anın değerini ziyadesiyle bildiğimiz bir takvime denk gelmek dileğiyle. Yaşamanın doyasıya yaşamanın severek ve paylaşarak tenimize temas eden meltem ile özgürlüğü tadarak özgürlüğün kıvancı ile rahvan atlar gibi koşarak yetişmek için değil kaçmak için de değil... anı yaşayabilmek için dünya telaşının paçamızı saran yalımlarından sıyrılarak ve tıpkı al yanaklı vakitlerimizdeki heyecanı tattığımız bir gün geçirebilmemiz dileği ile. Çünkü alelade yaşanan bir gün son günümüz olabilir kim bilir? Bize bahşedilen son bir günü öylesine geçip gitmeden görmeye alıştığımız tüm kayıpları bir düşünelim.