Yabancılaşma yazını hakim bir anlayış olarak yabancılaşmayı bilinçle ilişkilendirme eğilimindedir. Yabancılaşmışlık bir bilinçli olma/olmama hâli olarak görülür ki bu büyük bir eksikliktir. Bu kanaat duygular alanını ihmal eder gerçekte ise değerlendirme yargılarını duygular üretir. Elbette bilinç doğal olarak bir "farkındalık" düzeyidir ancak bilincin sevk ediciliği ve dönüştürücülüğü yetersizdir. Eleştirel realizmin vurguladığı kabullerden birinin "insanın dünyaya bakışının değerlendirici olduğu"na göre yabancılaşmanın aşılmasında duygulara özel bir yer vermesi de beklenir. Hiç kuşkusuz bu metnin en önemli ayaklarından biri "haysiyet" temasıdır. Yabancılaşmanın aşılmasında haysiyet'e biçilen rol onun politik alanla ilişkisini de kuruyor. Ancak politik alana tahvil edilen bir duygu toplumsal dönüşümde failliğe katkı sunabilir. Burası etikle politiğin çakışma noktasıdır. Dolayısıyla yabancılaşmanın aşılmasına yönelik her girişim politiktir ve insan yaşamının "iyileşmesinin" sağlanması yolunda önemli bir adımdır.
Arif Arslan