Kader inancının insanlık tarihi boyunca üzerinde en fazla tartışılan konulardan birisi olması diğer pek çok sebebinin yanında hiç şüphesiz insanın kendisi hakkındaki anlam arayışına bağlı olarak varoluşsal kaygılarından kaynaklanır. Yeryüzü serüvenimizin aslında ne olduğuna dair sorularımız özü itibarıyla bizim varlık alanında hangi konumda yer aldığımızı tespit etme gayretimizi tetikler. Kozmik tesadüfler zincirinin biyolojik bir çıktısı olmaktan tutun en küçük anlarının bile büyük anlamlar taşıdığı aşkın bir amacın bilinçli bir öznesi olmaya varıncaya kadar pek çok olası cevap tarihin her döneminde insan zihninin ilgi odağı olmaya devam edegelmiştir.
Biz bu çalışmamızda İslâm düşüncesinde kader probleminin ele alınışını İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe'nin (80-150/699-767) itikâda dair önemli eserlerinden biri olan Fıkh-ı Ekber ve şerhleri çerçevesinde ele almaya çalışacağız. Buna bağlı olarak çalışmamızın bir bölümü kader ile ilgili inanç ve düşüncenin tarihsel tarafına bakarken diğer bölümü ise tarihî atıfların üstünde düşüncenin bizatihi kendisine odaklanacaktır.