Oyun yazarı romancı ve "Absürd Tiyatro"nun önde gelen temsilcilerinden biri olan ve eserlerinin ayrıksı niteliğiyle 1969 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Samuel Beckett'in edebi tarzının "ifadenin yeniden-ifadenin kehanetin yankının ve çoğunlukla sessizliğin şiirsel bir karışımı" olduğu belirtilir. "Sessizlik Edebiyatı"nın başlıca figürlerinden biri olarak sözcükleri reddedip sessizliği yücelten Beckett eserlerinde umutsuz anlam arayışımızı arzularımızla bu arzuların ifade buldukları dil arasındaki boşluğu ifadenin zorunluluğuyla olanaksızlığı arasındaki arayüzeyi yansıtır. 1960'lardan günümüze Beckett eleştirileri çeşitlilik göstermekle birlikte son zamanlarda eleştiri sarkacı postmodernist/postyapısalcı yöne doğru kaymaktadır. Nitekim Beckett'in edebi düzlemdeki deney(im)sel yazımının ulaştığı nokta ve ürettiği örnek metinler postmodern/postyapısalcı metin/yorum teorisi tartışmalarında karşılıklarını bularak teorinin hem edebi bir açılımı hem de tipik eleştirel odağı rolünü üstlenir.
Elinizdeki çalışma postmodern/postyapısalcı eleştiri yaklaşımıyla Beckett'in Üçleme'sini (Molloy Malone Ölüyor Adlandırılamayan) geleneksel sınıflamaların ötesine geçen kendi benliklerini ve içinde yaşadıkları dünyayı tanımlayamayan ifade etmenin zorunluluğunu ve verili dille bu ifadeyi gerçekleştirmenin olanaksızlığını aynı anda deneyimleyen anlatıcıların hezeyanlarını inceliyor ve oyuncul karakteriyle herhangi sabit bir merkeze (benlik anlam dünya yazar) sahip olmayan bu eserin ifadenin arayüzeyini açığa çıkarırken kendine özgü bir arayüzey ifadesi oluşturma sürecini sorunlaştırmayı amaçlıyor. Bu çerçevede Üçleme'nin konumlandığı arayüzeyi postmodern/postyapısalcı eleştirinin üzerine temellendiği "öz" "özne" "benlik" "dil" "yazar" "metin" "anlam" gibi kavramlar ve daha özgül olarak Derrida'nın "différance" "timpanum" (kulak zarı) "eklenti" "iz" "köken-kopya" gibi kavramları ile Foucault'nun "heterotopya" "panoptik sistem" gibi kavramları aracılığıyla "ifade etmeye" çalışıyor.