İnsan mekânın çocuğudur. Kadim müktesebatımızda yer alan bu ifade mekânın insan hayatındaki merkezi önemine vurgu yapmaktadır. Zira mekân Arapça bir terim olarak salt konum bildiren bir ifade değildir. Bu çalışmada mekânsal bir unsur olarak coğrafyanın insanın düşünme biçimi üzerindeki etkisi incelenmiştir. Buna göre insan içinde yaşamını sürdürdüğü iklim yer şekilleri veya bitki örtüsü gibi çevresel faktörler karşısında genellikle edilgen bir yapı sergileyerek düşünce dünyasını oluşturmaktadır. Genel olarak muhayyile şeklide ifade edebileceğimiz bu düşünce dünyası kavimler nezdinde kendini dil ile göstermektedir. Böylece her kavmin dil dünya görüşü muhayyilesinin izlerini taşırken esasında içinde yaşamını sürdürdüğü çevreyi de betimlemektedir. Başka bir deyişle insanın çevre ve coğrafi özelliklerin tamamıyla olan mekânsal tecrübesi düşünce biçimini etkileyerek kelime üretimini de şekillendirmektedir. Coğrafi/mekânsal unsurların etkisinde geliştirilmiş olan terim ve kavramlar beraberinde sosyal hayatta ilk ayak izlerini neredeyse kaybettirecek derecede uzaklaşmaktadır. Nihayetinde bu çalışma keyifli bir süreç olarak üzeri toz toprak dolmuş olan bu ayak izlerini geriye doğru takip ederek görünür kılmaya çalışmaktadır.