Tadeusz Borowski'nin Toplu Öyküler'i savaş sonrası Polonya edebiyatının bu aykırı yazarının Auschwitz ve Dachau toplama kamplarındaki mahkûmiyeti sırasında yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldığı ve bugün Holokost edebiyatının önde gelen metinleri arasında kabul gören "Bizim Burada Auschwitz'te" "Maria'ya Veda" ve "Gaza Buyrunuz Hanımlar Beyler" gibi öykülerini bir araya getiriyor. 1945'te serbest kalan Borowski birçok Holokost anlatısından farklı olarak öykülerini kampa getirilen Yahudi mahkûmların bakış açısından değil onlara kıyasla çok daha ayrıcalıklı sayılabilecek ve kendisiyle aynı ismi taşıyan Polonyalı bir siyasi mahkûmun gözünden kaleme alır. Borowski'nin dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan öyküleri yalnız zalimlerin değil kurbanların da kötülüğe âlet oldukları hayatta kalma arzusunun merhametin önüne geçtiği sapkınlığın normalleştiği bir dünyayı tüm çıplaklığıyla resmeder.
"O başka dünyanın bir gün geleceğine insan haklarının yeniden kazanılacağına dair umut olmasaydı kampta bir gün bile yaşayabilir miydik sanıyorsun? İnsanlara her gün yaşam savaşı vermelerini buyuran bu umuttur çünkü belki de o gün kurtuluş günü olacak.
İnsanlık tarihinde umut insanda hiçbir zaman bundan daha güçlü olmamıştı ama hiçbir zaman da bu savaşta bu kampta olduğu kadar kötülüğe yol açmamıştı."