"...O an bana diyor ki içinde camdan bir piyano varmış. Kırılacak diye çok korkuyormuş. Kırılmasına izin veremezmiş. Karnının sağ alt tarafındaymış bazen sert kenarlarının derisini ittiğini hissettiğinde onu içeriden yaralamasından ve kan kaybından ölmekten de korkuyormuş. Ama çoğu zaman içinde kırılacağından. Ona ne tür bir piyano olduğunu soruyorum. Bana bunun eski
bir Heintzman duvar piyanosu olduğunu geçmişte bir otomatik piyanoyken çalma mekanizmasının sökülüp her şeyin tuşların bile cama dönüştürüldüğünü söylüyor. Bir çöp kamyonunun arkasına atılan şişeleri ya da rüzgâr çanlarını hatta bir tür kuşun ötüşünü duyduğunda bile piyanonun kırıldığını sanıyormuş."
Bu roman zeki ve sevgi dolu iki kız kardeş olan Elf ve Yoli'nin unutulması imkânsız hikâyesidir...
Dünyaca ünlü bir piyanist olan Elf dinleyenlerin aklını başından alan besteleriyle çok varlıklı bir sanatçı hâline gelmiştir. Ancak ona tapan kocasıyla mutlu bir evliliği sürdürüp hem ailesinin hem de sayısız hayranının sevgisiyle sarılmış olsa da istediği tek bir şey vardır: Ölmek.
Boşanmış beş parasız gerçek aşkı bulmaya çalışırken yanlış erkeklerle birlikte olmaktan öteye gidemeyen ve istediği kitabı bir türlü yazamayan kardeşi Yoli'nin yoluysa belli: Ergenlik çağındaki çocuklarıyla annesini mutlu etmek eski kocalarıyla sevgililerinin ondan nefret etmesini önlemek ve kız kardeşinin kendini öldürmesini engellemek.
Aynı anda hem şefkati hem de huzursuzluğu okura aşılayan Bütün Ufak Tefek Sıkıntılarım sevginin sınırları çocukluk yetişkinlik kardeşlik ve hayal etmesi güç zorluklar üzerine benzersiz bir portre çiziyor.