Bu kitap tarihin unutulmaz sayfalarından birine ışık tutuyor son Çerkes göçü.
Bu romanda yazar 1860 yılından günümüze Kafkasya'dan Şam'a uzanan kendi ailesinin üç kuşağını ve bu kuşakların başından geçenleri o günlerin sosyal ve ekonomik koşullarını da arka plana alarak anlatıyor. Aslında bu romanda bir ailenin öyküsünden çok daha fazlası var. Buradaki öykü aile bağlarının gücünü sevginin ve saygının değerini ve yaşamın basit ama derin anlamlarını anlatıyor. Her bir karakter gerçeklikle örtüşen derinlikli bir portre çiziyor ve okuyucuya insanın ruhsal derinliklerinde yolculuk etme fırsatı sunuyor. Bu öykü belki de içimizdeki en derin duyguları uyandırarak sevginin ve aile bağlarının ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.