Aksaray'da ufacık bir oda. Gösterişli değil; ancak pek temiz döşenmiş bu odada yüzünde bir güzelliğin izleri görünen elli elli beş yaşında bir kadın minder üstünde oturmuş bir şey dikiyordu. Gözü dikişte eli iğnede; ancak aklı başka bir yerde bir şey düşünüyor; düşündükçe hüzünlü ve kederlenmiş gibi görünüyordu.
Çaresiz ihtiyarlar geçmiş şeyleri hatırlarına getirdikçe üzülürler. Çünkü ömürlerinde geçirdikleri mutlu günlerini hatırladıkları vakitte o günlerin bir daha geri gelmeyeceğine üzülürler ve çekmiş oldukları sıkıntıları yad ettiklerinde gönüllerinin yaraları tazelenir.