Muhafazakârlığın aydın tanımı "organik aydın" tanımıdır. Bu tanım gereği muhafazakâr söylem devletin kurucu öğesi sayılmasa da bir yolunu bulup "merkezden" konuşmak zorundadır. Türk muhafazakârlığı ikilemi genelde suskun kalmak Kemalizm'le göğüs göğse hesaplaşmaya girmemek kabuğuna çekilmek ve yeni rejimin siyasal projelerine kültürel çekinceler koymakla atlatmaya çalışmıştır. Devletin merkezinde olmasa bile küçük-orta bürokraside üniversitelerde ve ilkokullardan liselere dek yayılan çeşitli kurumlarda yerleşen muhafazakâr söylem Kemalizm'in çeperinde yeni rejimin "lanetinden" kendisini koruyarak yaşam sahası bulmuştur. Bu noktada söylenmesi gereken Türk muhafazakârlığının anadamar yaklaşımının bir yandan Kemalizm'le kültürel hesaplaşmasını sürdürdüğü diğer yandansa Kemalizm'i sürekli üreterek ve yeniden üreterek toplumun alt katmanlarına kabul ettirme işlevini yüklendiğidir. Türk muhafazakarlığının anadamar söyleminin içinde barınamayan Topçu ise radikalizminden de yararlanarak "ben ve öteki" çatışkısını keskinleştirir.