Yurdumuz kamuoyunda özellikle tutucu kesimlerden kaynaklanan şöyle bir kanı bulunmaktadır:
"Atatürk Mason Localarını kapattı"
Ne yazık ki bu yanlış kanı tarafsızlık bilincinden yoksun araştırma ve inceleme yapmak gerekliliğini duymayan bazı tarihçilerimiz ve politikacılarımız tarafından da öne sürülmektedir.
Bugün uluslararası düzeyde fakat ulusal kimlik ile çalışmalarını sürdüren dünya tarihinde bir çok devrimde kendisinin değil öğretisini özümseyen üyelerinin adları ile ön plana çıkan Masonluğu bir umacı gibi göstermek yalnız yurdumuzda değil özellikle Hıristiyan Katolik dünyasında Komünist ve Faşist yönetimlerde de gündeme gelmiştir.
"Çağdaş Uygarlık Düzeyini" candan benimseyen Ulu Önderimiz Atatürk'ün yurt sevgisini özgür düşünceyi tüm insanlığın mutluluğu için çalışmayı benimseyen Felsefi-Etik" bir kuruluş olan Masonluğa kötü gözle bakması imkansızdır.
Masonların "Uykuya Yatmâ' deyimi ile andıkları 1935 yılında yurdumuzda yaşanan bu olay Atatürk'ün bilgisi dahilinde sahneye konmuş hukuk dilinde "Muvazaa" halk dilinde "Danışıklı Döğüşüklü" denilen bir oyundan başka bir şey değildir. Bugün yurdumuzda "Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Demeği" onüç bini aşlan yurtsever aydın üyesi ile kendi öz malı örnek binalarında benimsediği insancıl ilkeler doğrultusunda çalışmalarını övünçle sürdürmektedir.
Seyhun TUNAŞAR