"Neden Bir Kadını Öldürmek istedim?"
Sibel Atasoy'un Bir Kadını Öldürmek adlı son 'roman'ında alışılmadık biçimde çok-fonksiyonlu / çok-boyutlu anlatımlar kullanıyor. Totalde ilginç bir aşk-ölüm öyküsünün anlatıldığı romanda Sibel Atasoy 'Neden bir kadını öldürmek istedim?' sorusuna şöyle cevap veriyor: "Sanırım bu metaforik bir yaklaşım" Teolojik ve felsefi düzeyde kadının yüz yıllardır yerden yere vurulmasının gerçek sebebini araştırmaya cesaret ediyorum. Dinlerin ve bir çok öğretinin görünen yüzünde "kadın" deyince etiyle buduyla fiziki kadını anlamıştık. Acaba gerçekten kastedilen bu muydu?
Kadın "yasaklı" olunca cinsellik de geri plana itildi yön değiştirdi; zevk lanetlendi. Basitçe bir cümlede ifade ettiğim bu sosyopsikolojik gerçeklik bin yıllardır öyle altından kalkılmaz sapmalara sebep oldu ki sonuçlarını değil düzeltmeye tam anlamıyla görmeye bile bir ömür yetmez.
İki cinsi pozitif ve negatif kutbu dengelemeyi amaçlayan dünya oyunu endazesinden fırladı gitti. Şimdi iki ucunu bulabilirsen bul artık!
Ben bu kitapta fiziki beden kimliklerinden biraz aşağı doğru iniyorum ve gördüklerimi okuyucularımla paylaşmayı ümit ediyorum. Bu durumda sorunuzun ikinci kısmına geçersek; sanırım ben binlerce yıldır 'kadın' kelimesine yüklenilmiş giysileri yakıyorum. Gölgeye bakmaktan vaz geçiyorum.