"Guguklu bir saatin kuşu ötmeye başladığında eğer başından itibaren saymamışsanız ne zaman biteceğini bilemezsiniz. On veya on bir defa ötecektir mesela. Sonlara doğru her defasında bu son dersiniz ama bir defa daha öter sevinirsiniz. Sonra bir defa daha diye umut edersiniz ama artık bitmiştir..."
Son bir saat ya da son yüz yıl...
Her şeyin son zamanları zordur bir ailenin ayrılışının da bir ülkenin bozuluşunun da...
İnsan tutmak bırakmamak ister de elinden bir şey gelmeyeceğini bilir. "Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil" diyor ya Fuzuli; işte o anlarda ne söylense artık fuzulidir bir o kadar da zaruri.
Üstün Dökmen ekspat olarak yurtdışına giden evlatlarının ardında kalan bir anne babanın hikâyesi eşliğinde anlatıyor ardından baktığımız günleri ve bu günlere nasıl gelindiğini; "Son 1 Saat" içinde olduğunu fark edenlerin bozulan imlalarıyla söylemek istediklerine tercüman olarak.