Yitip giden günler kadim bir yara izi gibidir. Solgun bir yüzeyde parıldayan bir anı unutulmuş bir söğüt ağacı altında gölgelenen yedi mızraklı bahçe kapısındaki tebessümdür. İki katlı bir müstakil evin bahçesindeki en karanlık köşelerinde saklı bir düş zamanın ötesinde yankılanan bir fısıltıdır. Tenim izde kabuk bağlayan her ne varsa kar tanelerinde kristal biçimlenen her an göğün ötesinde toprağın altında kaynayan her şey yitik zamanların içinden geçer hep yitip giden günlerin izlerinden hep yitip giden günlerin özünden ..
İçimizde ilk günkü şaşkınlıkla yer edinen kara armut ağacının dalındaki reçine özüne yansıyan görüntümüzdür yitip giden günler bizden öncelerini ve bizden sonraları için pişmanlıklara kefildir. Gölgemizin en derin köşesinde saklı bir hayal bizden ama bizden ayrı kalandır ..