"Beni bu dünyada tutan sebeplerin azlığına ve metanetsizliğine bakınca dehşete kapılıyorum." Bir şeylere tutunma beceresinden yoksun olan kahramanın ilk sözlerinden biridir bu. Bir 'kaçış'
kişisi ya da belki bir modern zamanlar 'abdalı'dır o. Kendisine 'malum olan' hakikat(sizlik)ler karşısında çıkış yolu bulamayan
bir melankolik...
Umuda inanmayan onu saçma bulan bir kötümser...
Fakat kötümserliği kötü bir şey olarak görmez.
Kahramanın karanlık yanını temsil eden şeytan şöyle der ona diyaloglarının bir yerinde: 'Size doğada üstünlük sağlayan
aklınız aynı zamanda sizi kandırılmaya açık en saf tür yapıyor.
Bir varlığın sır oluşunun onun saptanmasıyla koşut olması gibi Kilikya da sanki kaybolmak için kendisini ona göstermiştir.
Sanki onu tanımasının bedeli onu kaybetmekmiş...
Artık tek amacı kalmıştır: "O kayboluşu içinde onu her gün yokluğunun görülmez iplikleriyle kendi yazgısını dokur gibi yeniden ilmek ilmek dokuyacak ve yokluğunu daha doğrusu yokluğa bürünmüş varlığını günden güne daha da büyütecektir içinde. Onu arayarak yapacaktır bunu. Onun meçhul mekânlara belirsiz mesafelere ve zamanlara dağılmış varlığını toplaya toplaya yapacaktır. Ve onun varlığına karışarak onun kayboluşunda yiten kendi varlığını da bulacaktır böylece. Derken belki de onu böyle böyle yokluğundan yeniden çatıp kanlı canlı bir hale getirince kendini de onda yeniden yaratmış olacaktır."