Sallanan koltuğunda oturmuş müzik dinleyen bir yaşlının şarkı nağmeleri eşliğinde neler düşünebileceğini hayatın hangi kayıp uçlarını bularak birleştireceğini psikiyatrinin tıp âleminin veya herhangi bir bilim adamının merak edip araştıracağını hiç sanmıyorum. Gerçi bunu ben kendimin de başaracağını düşünmemiştim. Penceremin kıyısında duran şu koltuk var ya işte her neye vardımsa orada oldu. Otururken.
İnsan hayatı bir günse eğer ben o günün ikindisinden de geçmiş akşamında ilerlemekteyim. Geceye doğru yuvarlanıp giden saatler. Güzel saatler. Beni benimle baş başa bırakan eşsiz vakitler. İkindileri bir başka hissiyatla sevmemin sebebi biraz da bu vakitlerin hayat saatime uygun düşmesi olsa gerek. Sabah vakitleri çocukluğumdu öğle üzerleri capcanlı gençlik zamanlarım öğleden sonralarıysa upuzun uyuklama demleri. Akşamlara gelince onlar...