Bin yılların susuzluğuyla kavrulurken ova kızgın çatlak topraklar vahşiliğin en acımasız şekilde yaşandığı bu şehri cehennemden bir parça yapmıştı sanki. Saltanat şehri İstanbul'dan ayrı bir hüküm süren devletin olmadığı ağa ve şeyhlerin istediği gibi at koşturduğu ilişkilerin parasal ve kaba güce dayandığı şehir merkezi otoriteden uzaktı.
Tanzimat Fermanı'nın ilanından ancak on yıl sonra Tanzimat Kanunları'nın ulaştığı şehir devletin gözünde sürgünlerin mecburi ikamete tabi edildiği bir mekândı. Çözülme çağını yaşayan İmparatorluğun zayıflığından faydalanan kesimler içinde azınlıklar ve misyonerler başı çekiyordu. Hafiyeler İmparatorluk dışından gelen seyyah ve misyonerler ittihatçı sürgünler şehirde fazlasıyla görülüyordu. Tabii ki bu olayların arasında Nazif yiğitliğiyle her yerde hüküm sürüyordu.
Mehmet Kurtoğlu yakın tarihimizin tartışılan konusu bugün dahi etkisi devam eden 1915 Ermeni İsyanlarını tarihi belge ve hatıralar ışığında belgesel olarak İsyan'da anlatıyor. Aşk isyan talan cinayet ve kahramanlığın iç içe geçtiği bu romanda bir devrin trajik öyküsüne yer verilmiştir. Bir solukta okuyacağınız bu trajik aşk romanında bir imparatorluğun çöküşünü bir şehrin yıkılışı ve bir kahramanın hazin ölümü anlatılmaktadır.