Erken modern dönemde farklı kıtaların ülkelerin hatta şehirlerin sınırları nasıl aşılıp da insanlar bilgi sahibi olabiliyordu? Bu dönemin insanları için ortak bir bilgiden bahsedilebilir mi? Her coğrafya bilinmeyen bir evren miydi yoksa tüm kısıtlara rağmen erken modern dönemde insanlar sınırları aşan ağlar kurabiliyor muydu?
Sıradan insanlar bilim insanları ve devletler arasında bilginin nasıl üretildiğini anlatan bu eser bilginin hangi aracılar eliyle nasıl dönüştüğünü etkili şekilde gözler önüne seriyor. Ticaret diplomasi ve bilimin ilerlemesini sağlayan bilgi ağlarını örmelerine rağmen göz ardı edilen aktörler aslında dünyanın birbirini tanımasını sağlıyordu. Fakat bu aktörler elde ettikleri bilgileri kime nasıl aktarıyorlardı? Avrupa Asya Osmanlı İmparatorluğu ve Amerika kıtaları arasında kurulan bilgi ağları üzerinden bilginin tarihini sunan bu kitap erken modern dönemin küresel tarihine dair de yeni pencereler aralıyor.